<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d13199864\x26blogName\x3dH2Osfer\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://hikio.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://hikio.blogspot.com/\x26vt\x3d57485670787837765', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Perşembe, Ağustos 11, 2005

Bolcaada ve kumdan kuleler

Uzun zamandır istediğim Bozcaada gezintisi nihayet geçen hafta gerçekleşti.

Deniz, kum, huzur, eğlence ve şarap diyerek özetlenebilecek bir gündü. Daha da kısaltmak gerekirse dünyadaki cennet diyebilirim Bozcaada için. Daha ne isteyebilir ki bir insan! Elbette güzel geçirilen bir günlük gezi sonrası ideal yeri buldum nidaları atmak pek akıllıca sayılmaz ama sevdim işte. Bencil davranıp, beklenti yaratmamak için alçaktan uçan bir yorum getiremeyeceğim bu sefer. Bu da kendi blogumdaki lüksüm olsun.

Tek tek detay anlatmak istemiyorum ama yine de şöyle kısaca bir bahsetmek gerek. Ada fazla büyük değil. Tahminimce çevresi 10-15km civarında. Bazen kumsal, bazen kayalardan oluşan irili ufaklı birçok koy mevcut ve her biri tek tek doğa harikası. En çok rağbet gören plajı Ayazma'da (en sondaki lokantada aman diyim birşey yemeyin. Beş para etmez gözlemesi ve içinden kurt çıkan börülcesiyle takdirimizi! kazandılar sağolsunlar). Adanın diğer ucuna kurulmuş olan 17 adet rüzgar gülü de görülmeye değer. Arabayla girmenize izin verilirse en sona kadar gidip sahildeki deniz fenerini ve hemen önündeki karaya oturup terk edilmiş gemiyi görün derim.

Yemek ihtiyacınızı ilçe merkezindeki sahil restoranlarında karşılayabilirsiniz. 4 kişilik bir yemek, içkisi, balığıyla beraber ortalama 100 milyona mal olmakta. Fiyat performans oranı orta verilebilir.

Adaya gitmeyi istememin en büyük sebebi olan şaraplara gelelim. İlçe merkezinde birkaç tane şarap evi mevcut. Hepsinde de ada üretimi şaraplar satılmakta. İki litrelik damacanada satılan 7.5 liralık 2005 yapımı Ayazma beklediğimden iyi çıktı. Normalde sürekli içtiğim 2003-2005 yapımı 8.25 liralık (75 cl.) Majestik'lerden daha iyi buldum. Şarap evinde bulabileceğiniz en pahalı şarap 20 milyon idi ve onlardan biri olan, karalahna üzümlerinden yapılan corvus viniumu %13 lük yüksek alkol oranıyla sert ama hoş içimli buldum. Çamlıbağ 2002 özel rezerv (20 lira) ve 9 yıllık kostarağa (9 lira) henüz test edilmek üzere sıralarını bekliyor. Ancak şimdiden söyleyebilirim ki şarapla aranız iyiyse Bozcaadaya gidince şarap alın! Bir de üzüm tabi. Kudret o üzümü nasıl 3 yerine 1 kilo alırısın hala inanamıyoruz sana!

Geyikliden adaya giderken veya dönerken bildirilen feribot saatlerine güvenmeyin. Saat 10daki feribotu kaçırdık, bir sonraki de taa 14:30 diye hayıflanırken saat 12:10 da cart diye bir feribot gelebiliyor hiç bir yerde yazılı olmamasına rağmen. Çay bahçelerinde vakit geçirip süpriz bir feribot beklemeniz tavsiye olunur.

P.S. Bir arkadaşınız denize doğru frizbiyi atıp yine kendisi yakalamaya çalışıyorken frizbiye taş atıyorsanız, frizbiyi gözden çıkartınız. Ayrıca kumdan eyfel kulesi yaparken temeli yüksek tutunuz. Sonra düzeltmek zor oluyor.

1 Yorum:

At 14/8/05 21:31, Blogger eren said...

Teşekkür ederim Hüseyin'im. O içine düştüğün kaos günden güne daha fazla insanı içine çekiyor emin ol. Olmayan bağı, bahçeyi satıp, başını alıp gitme isteği kaplıyor bünyeyi, geçip giden zamanı her farkedişimde. Bir çırpınış oluyor içimde; "Gitsene ne duruyorsun. Sayılı işte dakikaların" diye. Sigarayı küt diye bıraktığım gibi bir gün de pat diye gidebilir miyim acaba? Bilmiyorum ya da daha kötüsü bilmiyorum diye kendimi kandırıyorum.

Kostarağa'yla ilgili söylediğin de biraz reklama yönelik bir söylence gibi geldi bana. Şarap evinin raflarında 5 yıllık 5 lira, 8 yıllık 8 lira, 9 yıllık 9 lira diye koskoca raflar ayırmıştı adamlar onlar için. Satışı yasak bir ürün için fazla ayyuk bir durum idi. O değil de güzel seçim yapmışsın Çamlıbağ ile. Açmadıysan şimdiden söyliyeyim. Bir dahaki gidişimizde sayısını yüksek tutacağım sanırsam.

 

Yorum Gönder

<< Home

Creative Commons License
This work is licensed under a
Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 2.5 License.